Noktaları birleştirmek çocukken oynadığımız kitaplarda sayı saymayı öğretmeye yardımcı bir eylemdi. 1’den 2’ye oradan 3’e giderdik ve sonunda bir sürprizle karşılaşırdık. Sonra Steve Jobs ünlü Stanford konuşmasında noktaları birleştirmek kavramını tüm dünyaya yeniden tanıttı. Bugün oturmuş TEDx İstanbul’un Kasım ayında gerçekleşecek ‘Noktaları Birleştirmek’ temalı seminerini bekliyoruz. Peki bugünün dünyasının noktaları birleştirmekten anladığı ve beklediği nedir?
Çocukken önümüze konulan kitaplarda 1’den 2’ye gitmenin zorunlu olduğu öğretildi bizlere. Yol yordam öğretildi. Bilgi istiflendi. Özetle ; tecrübeyle sabitlenen bir sonraki nesile aktarıldı. Amaç sayılarla haşır neşir olmakken, niyetin ötesine geçildi. Neyin nasıl yapılması gerektiğiyle ilgili kurallar kondu. Gelişme çağında yaratıcılığı öldüren, merak etme dürtüsünü törpüleyen bu durumu Ken Robinson yine bir TED konuşmasında anlattı, en çok izlenen TED videosu olarak hafızalarda yerini aldı.
Bugün ünvanları ve başkalarını etkilemeye yetecek geçmiş projeleri olanlar Steve Jobs’a gönderme yaparak hikayelerini anlatırken ‘noktaları birleştirmek’ tabirini kullanıyor. Oysa başarıları herkesin gözünde meşrulaşmışlardan ziyade iş hayatının başka alanlarında bu kavramın içselleştirilmesi lazım. Her bir çalışan kendi işini yaparken gerçek bir öğrenme deneyimi yaşıyor olsa yani otomatikleşmiş eylemleri refleks misali gerçekleştirmiyor olsa, o noktaları birleştirerek bambaşka bir şeye dönüştürebilir. İşe alımlarda da farklı alanlarda tecrübeye sahip kişilerin, noktaları birleştirebilme yeteneğini sorgulamak, hali hazırda yaşanmış ve geride kalmış günlerle ilgili nedenler ve niçinlerden daha faydalı olabilir. Lean, 5S, Kaizen gibi eğitimler almış ve profesyonel hayatında görevi gereği projelere imza atmış kişilere, bunun kişisel yaşamlarında neyi değiştirdiğini sormak bu türden bir çabaya örnek olabilir. Böylelikle Jobs’ın literatüre kazandırdığı bu söz, 2000’li yıllara damgasını vurmuş bir şirketin kurucusundan alıntı yaparak havalı bir konuşma yapmaya vesile olmak yerine gerçekten anlamını bulabilir. Yaratıcılıktan korkuluyor. Ana akım iş dünyasında sanatçılar ve ya reklamcılara iliştirilen bu sıfata bir beyaz yakalının sahip olmasından ürkülüyor. Oysa odaklanma problemi yaşayan Michael Phelps’e 100 metre serbest rekorunu kırma yolunda gerekli tiyoyu verebilmek için antrenarönün bile yaratıcılığa ihtiyacı vardı. Bile diyorum çünkü spor dünyası yaratıcılıkla en az ilgili olduğu düşünülen sektörlerin başında gelir.
Kariyer çizgisini 1’den 2’ye oradan da 3’e giderek çizenler için yıllardır aynı benzetme kullanılır ; kariyer merdivenlerini çıkmak. Şimdi noktaları birleştirebilenler için Facebook’un CFO’su Sherly Sandberg’in başka bir benzetmesi var; tırmanma oyuncağı Umarım her biriniz kendi oyuncağınızda b’den a’ya, oradan ş’ye ya da m’den u’ya oradan t’ye tırmanırsınız. Bayram tatili sona erdi, yarın işbaşı! Oyunun tadını çıkarın!
Mutluluk
No Comments